BİR KAHRAMAN ''' KÜCÜK AHMET '''
BU HİKAYE YASANMIS GERCEK BİR OLAYDIR ....
KÜCÜK AHMET
Yedi ,sekiz yasındsa görünüyor o. genc bir erkek gibi arkaya taranmıs geniş dalgalı, altın saclarına,bir düğümü çözecekmiş gibi bir noktya bakıp dalan
yesil ,atesli gözlerine ,hemen hiç acılmayan kızıl ,ince dudaklarına bakarsanız yedi yasında diyemezseniz ona.
Fakat biliyorum ,Küçük Ahmet yedi yasında .
Annesi durmadan dert yanıyor ondan:
geceleri uykusu yok .sabaha kadar gözleri acık ,otuz dokuz derce atese aldırmıyor bile .deniz onun canı gibi,
yaz kIş demeden küçük koları ile kulac atıp duruyor .kara hasret kaldımı,üstü her zaman karla örtülü boztepe ye cıkıyor ,babasının adamları arkasından yetişmese soğuktan donup ölecek.
Mahallede her cocuk gibi onunda ucurtması var .Fakat ucurtması bütün cocuklarınkinden ayrılıyor.Kırmızı ,beyaz renli kocaman bir ucurtma,üstünde ayyıldızı var.
mavi sarı yesil ,bütün ucurtmalar ahmedinkinden üç dört metre asağıdan ucuyorlar onuın kinin üstünde ayyıldız varmıs.
mahalle cocukları Ahmedi göğsü bayraklı bay ahmet diye cağırıyorlar.Onun göğsünün sağ tarafında Türk bayrağının küçük bir ölcüde yapılmıs bir minyatürü var.
Bu gece pijamasının ,gündüz giyeceği elbisenin yakasına iliştiriyor.
Zaten arada sırada konusan ahmet'in ağzını bıcak acmıyor.Gece sabahlara kadar sokaklarda kitara ,mandolin seslerine karısan 'zito' nağraları onu cileden cıkarıyor.
Metre polide düşaman kesilmiş küçük aklı nelere ermiyor onun .Bir kac gun evvel sahil boyunca toplanan rum cocuklarını ucurtmasını parcalamıslar.
O gece hırsından gözüne uyku girmiyor.Sabah güneşle beraber sokağa fırlıyor .Babası , anası arkasında adam kosturuyorlar__nedense __Ahmet'i bulamıyorlar .
Şehirde bir kaynaşma var herkes birbirine birşeyler fıslıdıyor,memleket ayaklanmış gibi .Evlerde bütün kadınlar ,cocuklar pencerelerde .Herkes nevar ,ne oluyorz diye soruyorlar .Türk mahalleleri telaş ve heyecan içinde ,gürültünün dehsetinden ürküp bayılanlar ,sağa sola koşuşanları görüp kapılarını,pencerelerini kapıyanlar ,camiye
sığınanlar,tespih cekenler ,kelimeyişahadet getirenler var .Akıllarına gelen ihtimali dilleri ile söylüyemiyorlar.Hpesinin için de su korku yasıyor .GİTTİ, BURASINI DA ALDILAR.
Sahil boyunca tolanan kalabalık gittikce buyuyor.En önde yürüyenlerin elliernde sedye üstünde 18 yasında gürbüz bir delikanlı yatıyor.Bazen ellerde ,bazen bas ustunde tasınan bu sedye mahalle mahalle dolaştırılıyor ve hep bir ağızdan bağırıyorlar:
___Ahmet öldürdü ,bizde onu öldüreceğiz yakında hepinizn kanını içeceğiz .
Aylardan beri geceli güzdünlü zito naraları ile etrafı inleten numayişciler havaya, sağa sola kursun sıkıyorlar .
Ahmet öldürmüş,,kimse inanmıyor buna yedi yasında bir cocuk ,on sekiz yasında bir delikanlı ,nasıl olur bu ? herkes onu ,Küçük Ahmet'i arıyor.
Krakolun önü mahser gibi,içerden onun cıkmasını bekliyorlar.
Kaymakam,komiser ,polis hepsi şaşkınlık içinde soruyorlar:
___Nasıl oldu Ahmet anlat bize ?
Elbiseleri kan lekeleri ile bulanmıs küçük ,hızla bir yokusu tırmanır gibi nefes nefese söylüyorlar:
___Bir gün oldu ....ucurtmamı parcaladılar.AYYILDIZLI ucurtmamı.Bizi sahil boyunca kovaladılar.Artık orada mavi beyaz ucurtmalar ucacakmıs ,neden dedim .
___İzmiri aldık. buralarıda alacağız ,sizi kovacağız .
Dediler,bütün evler üstüme yıkıldı sandım ...karanlıkda kalmıs gibi idim .Ucurt mamı ucururken yemek için cebime koyduğum kırmızı kırmızı elmalarımı ısırmak için dişleimde kuvvet yoktu.
Mavi beyaz ucurtmlar bütün gece uykumu kacırdı .Gözlerimi kapatıp bir tarafa benim parca parca AYYILDIZLI ucurtmamı ,havalarda mavi beyaz ucurtmaları görüyordum .
Birçok insanlar üstüme atılıyorlar,boğazımı sıkıyorlar,beni bir türlü uyutmuyorlardı.Ertesi gün daha kocaman bir uçurtma ile sahil boyuna gittim,yanımda Nuri ile Osman vardı.Onlar da benim kadar,yok,Osamn benden büyük,douz yaşında.Rüzgar esiyordu.Tam uçurtma havası biz ipleri çözerken,baktık geliyorlar.Hepsi de büyük,büyük kocaman çocukar sayamadım amma on kişiden çoktu.Bİrdenbire benim üstüme çunlandılar.
Yeni,yepyeni kocaman uçurtmamı parçaladılar.Beni kumlara yuvarladılar,o kadar dövdüler ki nefesim kesildi.Pencelerden bakan anaları filan gülüp dururken sonra nedense bana acıdılar.Kendi dillerinde yalvarır gibi birşeyler söylediler. Hepsi çekildi,gitti.Fakat o mavi gözlü beni bırakmadı.Anladım,yakamdan iğnemi alacaktı.İŞTE BUNU AYYILDIZLI iğnemi.Ben onu verirmiydim.Ellerim hep onun üstündeydi.Fakat o çok büyüktü.Kocamn yumrukarı ile başımın,ciğerlerimn üstüne o kadar çok vurduki yüksek bir duvardan düşmüşüm gibi acıdı,dayanamıyordum.Değnek yontmak için cebimde taşıdığım bıçağımı çıkardım,yere uzandım,sivri ucunu açtım,tam iğnemim üstüne koydum.Ucu havada sıkı sıkı tutuyordum,gel dedim gel ! O güldü... << >diye bağırıyor sıçradım,ayağa kalktım.Bıçağım göğsüne saplanmış.Daha hiç değnek yontmadığım pırıl pırıl bıçağımı,onun göğsünde bırakamazdım.Çektim,çıkardım.Beni polisler yakaladılar buraya getirdiler.Onlar olmasıydı ölecektim.Taşlar başıma yağmur gibi yağıyordu.Ahmet iğnesine göz attıktan sonra göğsünü kabartarak başı yukarıda sordu:
___Ne oldu şimdi o mavi gözlü?
___Öldü.
___Öldümü, neden?
___Senin bıçağından.
Durdu,düşündü.Sonra yaşından hiç beklenilmeyen bir eda ile başını salladı.
___HAYIR DEDİ,HAYIR,BENİM BIÇAĞIMDAN DEĞİL BU BAYRAĞA EL UZATTIDA ONDAN!!!